Doktor Bilgilendirme

ÜREME ALANINDA ÇALIŞAN PROFESYONELLER İÇİN HIZLI GERÇEKLER

Her yıl, Amerika’da 45 yaşın altındaki insanlar arasında yaklaşık 140.000’ine kanser tanısı konuluyor. Kanserden kurtulma oranı tüm zamanların en yüksek seviyesinde ve bu oran 45 yaş altındakiler için neredeyse %77. Ayrıca günümüzde doğurganlığı koruyabilme seçenekleri de bununla beraber daha da artmış durumdadır. Kanser tedavileri kalıcı olarak kısırlığa yol açabilse bile, üreme sağlığını koruma platformu kanser sonrasında çocuk sahibi olabilmek için büyük umutlar sağlamaktadır.

Zorlukla da olsa, üreme sağlığını korumada çalışan profesyonellerin altyapısı sayesinde, kanser hastalarının özel ihtiyaçları karşılanabilmektedir. Buna bağlı olarak, bu site, kanser tedavisi sonucu oluşan kısırlık ve bu yolda, ihtiyaç duyulan tedavi yöntemleri konusunda size yardımcı olacaktır.

Üreme Sağlığı Uzmanın Rolü 

Bir üreme sağlığı uzmanı olarak öncelikle 2 tip hasta göreceksiniz: Yeni teşhis konmuş hastalar ve kanseri yenmiş kişiler.

Yeni teşhis konmuş hastalar potansiyel kısırlığa yol açabilecek kanser tedavisi öncesi, sizin yardımınıza ihtiyaç duyacaklardır. Kanseri yenmiş kişiler ise çocuk sahibi olabilmek için sizin yardımınıza ihtiyaç duyarlar. Bu hastaların ihtiyaçları, sizin yıllardır tedavi ettiğiniz standart infertil hastalardan daha farklıdır. Bu nedenle standart uygulamalarınıza bir modifikasyon yapmanız gerekebilir.

Hayati tehlikesi yüksek olan bir hastalıkla baş etmeye çalışan hastalar

Yeni kanser teşhisi konulmuş hastalar, önemli bir şoku atlatmaya çalışıp bir yandan da bu ölümcül hastalığı genetik miras olarak geçirip geçirmeyeceğinin duygusal stresi ile baş etmeye çalışmaktadırlar. Kanserin bu çifte darbesini hazmetmeye çalışma süreci oldukça travmatik olacaktır bu nedenle de büyük hassasiyetle yaklaşmak gerekmektedir.

Üreme sağlığını korumak için sürenin çok kısıtlı olması

Kanser hastaları, doğurganlıklarını korumak için çok kısa bir zaman dilimine sahiptirler. Örneğin; çoğu hasta ameliyat ile tedavi arasında sadece 2 ila 6 haftalık boşluğa sahiptir. Bu boşluk üreme sağlığını korumak için gayet uygundur. Bundan daha az süreye sahip olan hastalar için standart infertilite tedavisi uygun olmayabilir. Özellikle bayan hastalar bütün üreme sağlığını koruma seçeneklerinden faydalanabilmeleri için acele bir şekilde danışmanlık almalıdırlar.

Onam formları

Her hastadan embriyo, gamet ve doku dondurulması için onam formu alınmasına rağmen, kanser hastaları hayati tehlike içerisinde bulunduklarından dolayı, bu durum farklı tartışılmalıdır. Deneysel tedavilerin uygulanacağı vakalarda ya da pediatri hastalarında özel onam formları geliştirmek gerekli olabilir.

Muhtemel en verimli aile planlaması

Kanser hastaları tedavi sonrasında hemen kısır olabilirler. Bu nedenle tedavi öncesinde dondurulabilen ne kadar doku ya da gamet hücresi varsa, bunlar hastanın genetik materyalini koruyabileceği tek şeydir. Hastalar bu durumu, tedavi öncesinde üreme sağlıklarını koruma yöntemini seçerken bilmelidirler. Örneğin; tipik bir hasta dondurulmuş materyalini masrafları az tutmak amacıyla, IUI (Aşılama) yöntemi ile kullanmak isteyebilir. Ama sınırlı sayıda spermi olan azospermik bir hasta için mikroenjeksiyon yöntemi daha verimli olur. Ayrıca  bir sefer yumurta toplama şansı olan kadın şansını daha çok arttırmak için donor spermi kullanarak yumurtalarını embriyo şeklinde dondurmak isteyebilir. Keza birden fazla sefer yumurta toplama şansı olan hasta ise daha az verimli bir yöntem olan yumurta dondurmayı seçebilir. Bu tarz seçimler, istediği her yöntemi uygulayabilme fırsatına ve zamanına sahip standart infertil hastanın seçimlerinden oldukça farklılıklar göstermektedir. Yukarıda anlatılan detaylardan dolayı, bu konuda uzmanlaşmış bir kişinin uzman olarak hastaların ihtiyaçlarını karşılamak ve yol göstermek için tayin edilmesi faydalı olacaktır.


Erkek Hastalar için Riskler

Hodgkin lenfoma ve testis kanseri olan hastalarda, kanser düşük sperm sayısı ile korelasyon gösterebilir. Erkek hastalar için birincil tehdit, kemoterapi ve radyoterapi tedavisi sonrası sperm üretimi, kalitesi, hareketliliği ve DNA’sı üzerine hasar oluşması durumudur. Herhangi bir kanser tipine sahip olan hastalarda, kanser tedavisi üreme sağlığına hasar verebilmesi riski vardır. Üreme sağlığı üzerine oluşabilecek hasar çeşitli nedenlere bağlı olabilir.

  • Kullanılan ilaç tipi ve dozu,
  • Radyasyon lokasyonu ve dozu,
  • Tedavi sürecindeki hastanın ergenlik statüsü ve hastanın tedavi öncesindeki üreme fonksiyonları (çoğunlukla bilinmez).
  • Testis gibi üreme organları üzerine yapılan cerrahi müdahaleler üreme yetisini etkileyebilir ve ayrıca pelvik operasyonları sinir sistemine hasar verebileceği için ejakülat verme bozukluklarına yol açabilir.

Kanser tedavileri ile ilgili riskleri daha iyi anlayabilmek için aşağıdaki tabloya bakabilirsiniz.


Azospermi riski
 (Kemoterapi ve radyoterapi gibi kanser tedavileri sonrası)

Aşağıdaki tabloda erkek üreme fonksiyonunu etkileyebilecek yaygın görülen kanser tedavilerinin klinik deneyim ve güncel araştırmalara göre derlenmesi bulunmaktadır.

Erkekler İçin Üreme Sağlığını Koruma Yöntemleri

Üreme sağlığını korumak için erkeklerde kullanılabilecek en güvenli ve ispatlanmış method sperm bankasıdır. Düşük sperm sayısı ve kalitesine sahip hastalarda ICSI (Intracytoplasmic sperm injection) işleminin geliştirilmesi, bu tip hastalarda sperm bankasının faydasını arttırmıştır.

Tedavi sonrası, hastalar infertilite statülerini değerlendirebilmek adına muhakkak semen analizi yaptırmalıdırlar. Azospermi olarak kalan hastalarda, testiküler sperm alınması işlemi düşünülebilinir. Kanser tedavisinin sonucu, sinir sistemi hasarı olan hastalarda, ejakülat verme güçlüğü olacağından stimulasyon teknikleri ya da elektroejakülasyon yöntemleri yararlı olabilir. Baba olabilmek için seçenekler arasında donor spermi kullanma ya da evlat edinme de sunulabilinir.

Kalıtsal genetik sendromların dışında, kanserin ya da kanser tedavisinin kanseri yenen hastaların çocuklarının kanser riskini ve konjenital bozuklukları arttırdığına dair hiçbir kanıt yoktur.

(Deneysel prosedürler de dahil olmak üzere, daha detaylı bilgi alabilmek adına aşağıda ki tablolara bakınız.) 

Kadınlar Hastalar için Riskler

Kadınlarda kanser kendi başına doğurganlığı etkilemiyor gözükse de kanser tedavileri rahim ve serviks hasarları oluşturabileceğinden, kadın üreme sağlığı üzerine şu şekilde riskler oluşturabilir: Doğrudan kısırlık, erken menopoz ve gebeliği taşımaya yönelik tehlikeler.

  • Üreme sağlığını etkileyebilecek faktörler;
  • Kullanılan ilaç tipi ve dozu,
  • hastanın yaşı,
  • tedavi sırasındaki pubertal statü ve tedavi öncesindeki doğurganlık durumu(Çoğunlukla bilinmez)
  • Kemoterapi ve radyoterapi oosit ve foliküllere hasar verebilir.

Bu doğrudan menopoz ya da tedaviden yıllar sonra erken menopoza yol açabilir. Çoğu hasta tedavi süreci sonrasında menstruasyon döngüleri geri geldiğinde, tedavinin doğurganlıklarını etkilemediğini düşünür. Bu hastalarla erken menopoz riski hakkında konuşulmalıdır. Oosit hasarına ek olarak, yeni araştırmalar kemoterapi ve radyoterapinin yumurtalık damarlarına ve stromal fonksiyonuna etki ettiğini göstermiştir.

Yumurtalılıklar, follopian tüplerinin, rahmin veya serviksin alınmasını gerektiren cerrahi operasyonlarda kişinin gebe kalmasını ya da bebek taşıyabilme yetisini engeller. Radyasyon rahme hasar verebilir ve düşük ya da düşük kilolu doğum riskini arttırabilir.Pelvik radyasyonu alan kanseri yenen hastaların, gebe kalmadan önce bir doğum doktorunu görmesi tavsiye edilmelidir.

Çeşitli kanser tedavileri ile ilgili detaylı bilgi için aşağıdaki tabloyu inceleyebilirsiniz.


Kanser tedavileri sonrasında amenore riski

Aşağıdaki tablo genel kanser tedavisinin menstruasyon üzerine etkisini klinik deneyim ve yayınlanan yayımlara dayalı olarak göstermektedir. Genel olarak çalışmalar, örneğin; hormon düzeyleri ya da folikül sayımı gibi daha net olan diğer üreme fonksiyonu ölçümleri üzerine fokus olmamıştır.

Kadın Hastalar İçin Üreme Sağlığını Koruma Yöntemleri

Üreme sağlığını korumak için kadınlarda kullanılabilecek en güvenli ve ispatlanmış method embriyo dondurmadır.
“Acil IVF”- ya da kısaltılmış bir kontrollü siklus hastanın kanser tedavisi zaman çizelgesine uyması için uygulanması gerekebilir.  IVF hormonların kullanımı konusunda endişesi olan veya embriyo meydana getirmek için standart IVF’e zamanı olmayan bekar kanser hastaları adet döngüsünün herhangi bir zamanında lüteal faz dahil olmak üzere acil IVF tedavisine alınabilir. Bu olgularda yumurta gelişimi ilaçlarını başlamak için adetin 2.- 3. günlerini beklemeye gerek yoktur.

Standart IVF ilaçlar ile over stimülasyonu geçirmek istemeyen hormona duyarlı tümörü olan kadınlar için, tamoksifen ve aromataz inhibitörleri gibi alternatif ilaçlar kullanılan protokolleri hormon maruz kalmayı sınırlamak amaçlı kabul edilebilir. Artan kan estrojen düzeyinden kaçınmak için özellikle estrojen duyarlı meme kanserlerinde tedavide aromatöz inhibitörleri (Letrozol) kullanılmaktadır.
Bekar veya embriyo oluşturulması için sperm sağlamak amaçlı bir erkek partneri olmayan hastalara yumurta dondurma tedavisi önerilebilir.

Over stimülasyon için zamanı olmayan hastalar ayrıca in vitro maturasyon veya yumurtalık dokusu dondurma gibi hızlı bir şekilde yapılabilen deneysel prosedür seçenekleri düşünebilir. İn vitro olgunlaşmamış yumurtaları alarak onların in vitro olgunlaşmasını sağlamayı içermektedir. Yumurtalar olgunlaştığı zaman döllenmeden dondurularak veya fertilizasyon işleminden sonra embriyo oluşumu sağlanıp dondurularak saklanması mümkün olabilir. Yumurtalık dokusu dondurulması yumurtalıktan korteksin çıkarılması, kesit alınması dondurulmasını içerir. Over şeritleri daha sonra hormonal fonksiyonu IVF ile sağlamak için transplante edilebilir.

Tedavi sonrası, hastaların kendi üreme durumu değerlendirmek için doğurganlık testi yapılmalıdır. Hasta doğurganlık göstergesi olarak adetini tekrardan görmeye güvenmemelidir ve erken menopoz riski değerlendirmeye alınmalıdır. Yüksek erken menopoz ya da azalmış over rezervi belirtilerini gösteren hastalar kanser tedavisi sonrası bir aile kurmak için hazır değilseler menopoz ortaya çıkması olasılığını düşünerek doğurganlıklarını korumayı düşünmelidirler.

Kısır olan veya hamilelik gerçekleştiremiyor olan hastalar için donör yumurta, donör embriyo, taşıyıcı annelik ve evlat edinme gibi seçenekleri de annelik için sunulmalıdır. Veri sınırlı olsa da, hamilelik sonrası kanser yineleme, hatta hormona bağlı hassas tümörü olan hastalarda neden olarak görünmemektedir.

Buna ek olarak, kalıtsal genetik sendromlar ve  in utero kemoterapiye maruz kalmanın yanı sıra, kanseri yenen hastaların çocuklarında kanser veya konjenital anomalilerinin artırdığına dair hiçbir kanıt yoktur.